Disiplin Neden Önemlidir?
Sosyal bir varlık olan insanın toplumsal hayatın içinde yaşamını sürdürebilmesi için uyması gereken birtakım kurallar vardır. Kuralların önemsenmediği ya da farkında olmadan göz ardı edildiği toplumlarda anarşinin, güvensizliğin ve huzursuzluğun ortaya çıkması kaçınılmaz bir sonuçtur. Yaşanılan ortamın sağlıklı ve sürdürülebilir olması için her toplumda disiplin gereklidir. Disiplinin ne olduğunu tanımlamak isteğimizde çoğu zaman aklımıza baskı ve otorite gelirken bir yandan düzen ve güven olarak da tanımlayabiliriz. Bu tanımlar yaşadığımız toplumda ve onun bir benzeri olan ailede bu kavramla nasıl karşılaştığımızla ilgili olabilmektedir. Disiplin kavramının evrensel bir tanımı olmasa da genel olarak disiplinin amacını; kurallara uygun olmak diye tanımlayabiliriz. İnsanların birlikte huzurlu ve güvenli bir şekilde yaşayabilmeleri için gerekli olan disiplin çocukların gelişiminde de göz ardı edilmemelidir.
Çocuklar İçin Disiplin
Çocuğun gelişimine olumlu yönde etki etmesi için ailenin disiplin kavramını nasıl ele aldığı ve nasıl kullandığı çok önemlidir. Çoğunlukla çocuklar söz konusu olduğunda disiplin, katılık ve kuralcılık gibi kavramları çağrıştırmaktadır. Ancak disiplin yalnızca cezalandırmadan ibaret değildir gerektiğinde ödüllendirmeyi de içerir ve çocukların topluma uyumunu kolaylaştırmayı hedeflemektedir. (Yavuzer, 1996.) Disiplin sayesinde çocuk sosyal yaşamda kabul gören alışkanlıkları edinir. Toplumsal uyumu kolaylaşırken kendini denetleyebilme yani öz denetim becerileri de gelişir.
Disiplin ve Ceza Birbirine Karıştırılmamalı
Çocukları disipline etmek için ailelerin disiplinin tutarlılık ve esneklik gibi temel ilkeleri olduğunu bilmesi gerekir. Katı, baskıcı ve cezalandırıcı disiplin anlayışları çocuklarda kaygı, öfke ve korkuya neden olabilmedir. Eğer çocuk doğru disiplin anlayışıyla karşılaşmaz ve her değiştirilmek istenen eyleminde yeni ve daha katı cezalandırmalara maruz kalırsa, cezalandırılma karşısında öz denetim becerilerini geliştirme fırsatı bulamaz ve ilerleyen yaşlarında vicdani ve ahlaki gelişimi bu katı ve baskıcı tutumdan olumsuz etkilenir. Çünkü ahlaki gelişiminin önemli unsurlarından biri disiplindir. Bu nedenle aileler öncelikle ceza ve disiplin arasındaki farkları idrak etmesi gereklidir. Bu farkları kısaca aşağıdaki gibi açıklayabiliriz;
– Disiplin “dur, bunun yerine başka bir şey yap” mesajını verir, cezalandırma ise “sen bunu yanlış yaptın, sen kötü bir çocuksun” mesajını vermektedir. Çünkü cezalandırma tamamen başarısızlığa odaklanmaktadır. Disiplin ise yeni başarı hedeflerine yönlendirmektedir.
– Anne baba kendini neşeli ya da intikam alıyor gibi hissediyorsa bu cezalandırmadır.
– Fiziksel ve sözel şiddet disiplin değildir, cezalandırmadır. Çocuğun canını yakan ya da duygularını inciten hiçbir sistemin amacı disipline etmek değildir. (eğitim sürecine çok bilinçli olunmalı ve dikkat edilmelidir)
– Disiplin çocuğun yapabileceklerinin sınırları içinde sürdürülür. Cezalandırmada ise beklenti çok fazladır.
– Cezanın çoğu zaman öğretici değeri yoktur. Disiplin ise hayatın doğru ve yanlışlarını öğretmeyi amaçlar.
– Cezalandırma doğrudan kişiye yöneliktir, disiplin ise kişiye değil yanlış olan davranışa odaklanır.
– Disiplin sistematik bir şekilde uygulanabilirken cezalandırma kızgınlık sonucu uygulanır bu nedenle cezalandırma kontrolsüz ve tutarsızdır.
– Cezalandırmanın amacı çocuk tarafından anlaşılmaz bu nedenle değersizlik hissi verir. Disiplinde ise çocuk kendinden neler beklendiğinin farkındadır. (Clarke ve diğerler, 1996).
Dikkat Edilmesi Gerekenler
Çocuğa sözde disipline etmek için verilen cezalar çocuğun içinde bulunduğu durumdan hızlıca kurtulmaya yönlendirir. Kendi hatasını görmesi idrak etmesi için fırsatı kalmamış olur. Örneğin “yemeğini bitirmezsen oyun oynayamazsın” gibi bir yaklaşımda çocuk kendisi için gerekli olanı anlayacak becerileri geliştiremez yalnızca cezadan kurtulmak için istenileni yerine getirir. Bu durum öz denetimin gelişmesinin önünde aileler tarafından farkında olmadan konulan bir engeldir. Çocuk kendi isteklerinin ve düşüncelerinin cezalandırmalarla görmezden gelindiğini düşünebilir ve bu durum en başta anne-babayla olumsuz iletişim ve güvensizlik üzerine kurulan bir ilişki oluşturmasına neden olabilir. İlerleyen yaşlarında cezalandırmaların kişilik gelişimi üzerindeki olumsuz etkileri ortaya çıkmaya başlar. Özellikle vicdan, suçluluk ve sorumluluk duygularıyla ilgili problemler yaşanabilir. Bu yüzden çocuğun bebeklik döneminde ceza korkusu ve sevgi isteğine dayalı olan vicdan gelişimi etkili disiplin yöntemleriyle geliştirilmesi için desteklenmelidir. Yaklaşık 1,5-3 yaşlara gelindiğinde utanma duygusunun, 3-6 yaşlar arasında ise suçluluk duygusunun gelişmeye başladığı görülmektedir. Eğer çocukta vicdan duygusu desteklenmemişse suçluluk duygusu da gelişmemiş olur ve eylemlerinin arkasında yalnızca yakalanıp ceza almamak isteği ön plana çıkar. Doğru ve yanlış eylemlerin farkında olunmaması özellikle günümüzde çok büyük bir problem haline gelen akran zorbalığının önüne geçilememesindeki önemli engellerden biridir.
Bu nedenle çocuğun gelişim dönemlerini bilmek hangi duyguyu hangi disiplin yöntemiyle destekleyebileceğimizi bilmek ve disiplinle cezayı karıştırmamak anne-babaların önemsemeleri gereken durumlardan biridir. Disiplin için ailelerin benimseyeceği pek çok yöntem olmasının yanında en yararlı olan yöntem iç kontrollü disiplin diyebiliriz.
En basit haliyle iç kontrollü disiplin (öz denetim) Kişinin bazı kuralları benimsemesi ve dış uyaranlara gerek kalmadan bu kurallara kendi kendine uyması ve uygulamasıdır (Navaro, 2002). Yani çocuğun kendi kendini yönetme yeteneği kazanmasıdır. Doğru disiplin uygulamalarının da temel hedefi bu olmalıdır. Örneğin kuralları benimsemiş ve ne yapması gerektiğini bilen bir çocuk ödevlerini zamanında yapmayı tercih eder çünkü aksi olduğunda sorumluluğun kendine ait olduğunu idrak etmiştir. Bu yöntem aile içinde görev paylaşımını ve duygusal paylaşımı da destekler. Öz denetim eğitiminin kullanılabilmesi için öncelikle ailenin bu konuda donanımlı olması gerekmektedir. Aile gerekli uygulama becerilerini kazandıktan sonra çocuğa yol göstermek ve olumlu davranışları desteklemek, olumsuz davranışları ise önlemek için rehberlik edebilir.
Kaynakça
Clarke J.I. ve Diğerleri. Çocuk Bakımı ve Eğitimi II (Okul ve Ergenlik Dönem). Birinci Baskı, İstanbul: Papirüs Yayınları, 1996.
Navaro, L. Gerçekten Ben Duyuyor Musun?. Yedinci Baskı, İstanbul: Remzi Kitabevi, 2002.
Yavuzer, H. Çocuk Eğitim El Kitabı. İkinci Baskı, İstanbul: Remzi Kitabevi, 1996.